Rusya-Ukrayna savaşının 2. yıldönümü: ‘Türkiye’nin tarafını seçmesi gerekecek’
İSTANBUL - İki yıl önce bugün dünya güne yeni bir savaş haberiyle uyandı. Bir süredir ayak sesleri duyulan Rusya-Ukrayna savaşı başlamış, savaş gerçeği yıllar sonra Avrupa kıtasına geri dönmüştü. Özellikle ilk dönemde önce Belarus’ta, ardından Türkiye’de görüşme ve müzakereler yapılmışsa da iki taraf arasında ateşkes ve barış ihtimalinin ne kadar yakın olduğu bugün hâlâ büyük bir soru işareti olmayı sürdürüyor.
Son döneme bakıldığında ise Ukrayna güçlerinin Donetsk’teki Avdiivka kentinden çekilmesi ve ABD’nin Ukrayna’ya yardımlarının devam edip etmeyeceği konusundaki belirsizlik savaşta kritik bir noktada olabileceğimize işaret ediyor.
Peki, savaşın gidişatı ve son durumu bize ne söylüyor? Bundan sonra önümüzde hangi olası senaryolar duruyor? Ve Türkiye… Türkiye bu resmin neresinde yer alıyor?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Emeritus Profesörü İlter Turan ve siyaset bilimci-gazeteci Sezin Öney ile ikinci yılında Rusya-Ukrayna savaşını konuştuk.
TURAN: BATI DESTEĞİNİN NE ORANDA DEVAM EDECEĞİ BELİRSİZ
Savaşın yakın zaman öncesine kadar bir donma noktasına geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. İlter Turan, tarafların bu süreçte savaşmaya devam ettiğini ama birinin diğerine karşı önemli bir başarı sağlayamadığını hatırlattı. Avdiivka kentinin şubat ayında Rusya kontrolüne geçmesinin, iki ülkenin malzeme ve mühimmat bakımından savunma derinliği ve güçlerini ikmal kabiliyeti düşünüldüğünde savaşın akışını değiştirebileceğini belirten Turan, savaştaki son durumu şu sözlerle değerlendirdi:
“Aslında Rusya, Ukrayna’ya nazaran çok daha güçlü bir ülke ve aynı zamanda kendi silahlarını imal etme kabiliyeti de olan bir ülke. Buna karşılık, Ukrayna bir yandan kendi ülkesini savunmanın manevi üstünlüğü, diğer yandan Batı dünyasının Ukrayna’yı desteklemekteki kararlılığı dolayısıyla bir eşitlik kurabilmişti. Ama şu anda Ukrayna’ya olan bu Batı desteğinin ne oranda devam edeceği belirsizleşmiş gibi görünüyor.”
‘DONUK BİR SAVAŞ RUSYA LEHİNE DÖNME AŞAMASINDA’
Turan’a göre, bu belirsizliğin altında yatan en büyük etmen ABD. “Ukrayna’ya verilen desteğin itici gücü, Amerika Birleşik Devletleri. Amerika Birleşik Devletleri gayrete gelince, diğer Avrupa ülkeleri de onu izliyor ve gayret gösteriyor” diyen Turan, ABD’de bir belirsizlik olduğuna dikkat çekerek bu belirsizliğin iki boyutunu şöyle anlattı:
“İlkin, Amerikan kamuoyu, zaten Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında çok kutuplaşmış vaziyette. Ukrayna’ya yapılacak yardımı, Meksika sınırında göçmenlere karşı alınacak tedbirlerle birleştiren bir yasa teklifinin içerisine aldılar. Biden yönetimi büyük bir gayretle Senato düzeyinde bir anlaşma sağladı. Temsilciler Meclisi’nin Başkanı (Cumhuriyetçi Mike Johnson) bu uzlaşmayı bırakın, görüşmeyi gündeme almayı bile kabul etmiyor. Bu arada da savaş ilerliyor. Kanun çıkmadığı için Amerika’nın Ukrayna’yı destekleyecek fonları yok; böyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız.
Bunun üstüne bir de ikinci olarak Trump’ın başkan adayı olma ihtimali ve her konuda konuşması geldi. Anlaşılıyor ki Trump Avrupa savunmasına şimdiki yönetim kadar ilgi duymuyor. Böyle olunca Amerika’nın uzun dönemde Ukrayna’yı nasıl destekleyeceği de bir soru işaretine dönüşmüş vaziyette. Yani, şu anda içinde bulunduğumuz durum, donuk bir savaşın yavaş yavaş Rusya lehine dönebilme aşamasında olduğunu gösteriyor.”
ÖNEY: ABD’NİN BELİRSİZLİĞİ SAVAŞIN GELECEĞİNİ TAYİN EDEBİLİR
Savaşın genel gidişatının çok kritik bir noktada olduğunun altını çizen siyaset bilimci ve gazeteci Sezin Öney’e göre de ABD Kongresi’ne takılan yardımlara sonunda onay verilip verilmeyecek olması savaşın gidişatını değiştirebilecek çok büyük bir dönüm noktası teşkil ediyor. Avrupa Birliği’nin (AB) Macaristan’ın blokesi karşısında kendi içindeki krizi aşarak bunu sübvanse etmeye çalıştığını belirten Öney, çok ciddi bir biçimde Amerikan desteği olmadan bu işin yürümesinin zor olduğu görüşünde.
“Kasım ayında Trump’ın seçilip seçilmeyeceği de bir soru işareti. Trump seçilirse bu savaşa olan destek orada da tıkanabilir” değerlendirmesinde bulunan Sezin Öney, “Amerikan tarafının belirsizliği, bütün savaşın geleceğini, ne olacağını tayin edebilecek noktada. Savaş da o yüzden çok kritik bir dönüm noktasında” diye konuştu.
‘NAVALNİ’NİN ÖLÜMÜ ABD’NİN YAPTIRIM GÜCÜNÜ TEST EDİYOR ’
Öney’e göre, ABD'deki Demokrat Partili Joe Biden yönetimi artık ne olursa olsun Ukrayna’ya yardım paketini geçirmeye çalışacak. Tutuklu Rus muhalif Aleksey Navalni’nin tutulduğu ceza kolonisinde 16 Şubat’ta hayatını kaybetmesine ayrı bir parantez açan Öney, Navalni’nin ölümünün neleri değiştirmiş olabileceğini şöyle anlattı:
“Navalni’nin ölümü olmasaydı belki farklı bir şey olabilirdi. Yani, yine ne olursa olsun (yardım paketini) geçirmeye çalışacaklardı ama şimdi artık Biden yönetiminin bunu yapmama şansı yok çünkü Navalni’nin ölümü bir yandan da bir şekilde Amerika’nın yaptırım gücünün test edilmesi gibi bir durum. Tam da Kongre’deki bu kriz yaşanırken burada Rusya’nın, daha doğrusu Putin’in ‘Ben istediğimi yapıyorum, muhalifimi de hapiste öldürebiliyorum, savaşta da istediğim gibi bastırabiliyorum, nasıl olsa ben bu savaşı kazanacağım’ gibi bir gövde gösterisi, birdenbire atağa geçmesi söz konusu oldu.
Bundan dolayı Kongre’de bu kriz yaşanırken Amerika’nın Rusya’ya, daha doğrusu Putin’e ‘Hayır, ben daha üstünüm, daha yapabileceğim şeyler var, beni sıkıştırdığın köşeden ben gayet rahat çıkabilirim’ gibi bir mesaj vermesi lazım.”
‘AVRUPA, SAVAŞI KENDİ SAVAŞI OLARAK KABUL ETMEYE BAŞLIYOR’
Rusya-Ukrayna savaşında genel anlamda Avrupa ülkelerinin takındığı tutum ve yaklaşımı da değerlendiren Öney, Avrupa’nın ABD olsun ya da olmasın, ABD’nin konuyla ilgili duruşu ne olursa olsun savaşı kendi savaşı olarak kabul etmeye başladığının altını çizdi:
“Avrupa, bunu artık İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar içinde olduğu bir savaş gibi yorumlamaya başlıyor. Rusya’daki Navalni konusu da bunun bir göstergesi olarak algılanıyor. Sağı solu belli değil, yarın öbür gün ne yapacağı belli değil… Mesela (Rusya'nın eski cumhurbaşkanı ve Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy) Medvedev’in kalkıp savaşta herhangi bir kayıp noktasına gelirlerse nükleer opsiyonuna gidebilecek olmaları açıklaması artık deli saçması gibi de gözükmüyor.
O yüzden Rusya’yı kapılarına gelmiş, eğer bir şekilde bugün geri çekemezlerse Baltık ülkelerini, Polonya’yı hatta belki nükleer olarak Avrupa’nın başka yerlerini tehdit edebilecek, sadece askeri olarak değil aynı zamanda siyasi olarak da sürekli kendi iç işlerine karışabilecek bir güç olarak görüyorlar.”
‘UKRAYNA, BARIŞI BÜYÜK ÖDÜNLER VEREREK SAĞLAMA DURUMUNA İTİLDİ’
Savaşın bundan sonraki gidişatı hakkında öngörülerini paylaşan Prof. Dr. İlter Turan ise savaş başladıktan bir ay sonra, Mart 2022’de Antalya Diplomasi Forumu marjında, Türkiye, Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarının yaptığı toplantıyı hatırlattı: “Ukrayna’nın daha iyi bir şartla barış yapması, Antalya Diplomasi Forumu’nda Rusya’yla görüştüğü zaman mümkün gözüküyordu. Batı ülkeleri, kendi çıkarları açısından Ukrayna’yı savaşmaya devam etme konusunda ikna ettiler veya zorladılar. Şimdi Ukrayna’nın düştüğü durum, daha da sıkıcı ve bir barışı ancak büyük ödünler vererek sağlama durumuna itilmiş vaziyette.”
‘ABD, TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRACAK’
Peki, günün sonunda, tüm bu gelişmeler ışığında Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının neresinde duruyor? Türkiye'yi ilerleyen dönemlerde neler bekliyor?
Sezin Öney’e göre, bu süreçte Türkiye, Ukrayna’ya sağlanan silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve siyasi desteği, Rusya’yla devam eden ilişkileri ve ülkeye sağladığı yardımlarla bir anlamda iki tarafı da idare etti. Öney, bunun artık o kadar da kolay olmayabileceği görüşünde:
“O konuda da tabii şimdi yavaş yavaş bir sıkışma başlayacak ve başlıyor da… Mesela Türk bankalarının Rusya’ya olan para aktarımlarını, para alışverişlerini kesmek zorunda olması ve bunun gibi baskılar artıyor. Özellikle Navalni’nin ölümüyle beraber Batı ülkeleri ve Amerika - maddi yardım yapsın ya da yapamasın - önümüzdeki dönemde, seçimlere kadar olan dönemde elinden geldiğince baskıyı artıracak. Bu arada bu konuda Türkiye’nin üzerindeki baskı da artacak. Çünkü zaten uygulayabilecekleri birçok yaptırımı uyguluyorlar, Batı’nın doğrudan kendisinin uygulayacağı yaptırım olarak geriye çok fazla bir şey kalmadı. Ama bu Türkiye’den olanlar gibi yan ‘kaçakları’ daha çok baskılamaya ve tamamen durdurmaya çalışacaklar tabii ki. Türkiye’nin de orada tarafını seçiyor olması gerekecek.”
‘TÜRKİYE’NİN İKİLİ OYNAMA HALLERİ ARTIK ÇOK TOLERE EDİLMEYEBİLİR’
Öney, son olarak, Rusya-Ukrayna savaşında Bayraktar SİHA’larının varlığına da işaret ederek ABD’nin devre dışı kalmaya başlamasının Türkiye’ye olan etkisini şu sözlerle anlattı:
“Bu arada unutmayalım ki - Türkiye’de pek haber olmadı ama - AB’de Bayraktar SİHA’larının tedariki ile ilgili, AB’nin parasıyla bunun yapılmasıyla ilgili Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa’nın Türkiye’ye karşı bir blokajı oldu, bir sorun çıktı. Onun da ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Biden şimdi Kongre’ye ciddi biçimde baskı yapıyor ama Amerika’nın devrede olmaması, şu aşamada devre dışı kalmaya başlaması Türkiye’yi bu açıdan da etkiliyor. Yani, Türkiye’nin o ikili oynama halleri, hem o tarafın hem bu tarafın yanında olması önümüzdeki dönemde artık çok tolare edilecek şeyler değil.”
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)